3 Temmuz 2012 Salı

Deneme



Resim her şeyi anlatıyor aslında. Fazla söze gerek yok.
20 Mart 2011 Pazar

Esrarengiz Yöntemler

Allah’ ın yöntemleri o kadar esrarengizdir ki.. …! Öylesine şaşılası, hayrankalınası hesapları var ki…   Öyle bir olay  silsilesi yaşatır ki size, sözde ‘doğru’  bildiğimizin/lerimizin arka yüzünü göstererek ‘gerçek yanlış’ ı gösteriverir. Sözde ‘yanlış’ bildiğimizin/lerimizin arka yüzünü göstererek ‘ gerçek doğru’  yu gösteriverir. İşte o zaman anlarsınız birşeyleri..
Bu durum ilişki türleri için de geçerli..
Kimin ne niyetle sizin yanınızda olduğunu ortaya dökebiliyor bu olaylar silsilesi.. Kimin ne olduğunu, gerçek yüzünü çok rahat görebiliyor, anlıyorsunuz. Kiminle yola çıkılır, kim sizi yarı yolda bırakır, kiminle kuyuya inilir, kim ipinizi kesebilir herşeyi ortaya döküyor..

* * *

Kendi gerçekleriyle yüzleşmeyen/ yüzleşemeyen  kişilerin yüzlerine gerçekleri söylediğiniz zaman, o kişiler için sizden daha kötüsü yoktur…Dünya’ nın en kötü insanı ilan eder sizi. Oysa, şüphesiz en güzel mahkeme olan ‘Vicdan Mahkemesi’ ne bakılırsa; siz bu mahkemeden beraat etmiş, o kişiler ise kendi vicdanlarının pençesinde esir kalmış olurlar.

* * *

Bazen insanları anlamakta zorlanıyor, güçlük çekiyorum. Yaptıkları, davranışları, hareketleri, söylemleri o kadar şaşırtıyor ki beni, bazen ben kendimden şüphe ediyorum acaba ben de mi hata var diye.. Sonra düşünüyorum, düşünüyorum ve yine düşünüyorum ama hayır kendimde bir hata göremiyorum. Bunu büyüklük olarak, kibirlik olarak algılamayın, elbette hepimizin hataları oluyor. Ama konu arkadaşlık/dostluk ilişkilerine gelince durum değişiyor ve haklı olduğumu düşünüyorum bu konuda..
Sevdiğim, değer verdiğim insanlara karşı onları sevdiğimi, değer verdiğimi her fırsatta söylüyorum. ”Sevdiklerinize, onları sevdiğinizi söylemekte geç kalmayın!” cümlesine bağlı kalıyorum yani. Sevdiğim insanları kırmamaya,üzmemeye, incitmemeye o denli özen gösteriyorum. Eğer istemeden de olsa birisini üzmüş olsam, kırsam o gece yatamama ben.. Uykum bana küser o gece.. Bir insanı incittim, üzdüm, kırdım diye.. Kalbi tamir etmeden rahatlık alır başını gider benden.. Rahatsızlık gelir oturur baş köşeye.. Hiç anlaşamayız oysa.
Bir de sevdiğim, değer verdiğim insanlar tarafından aynı duruma maruz kalmak var. Çok rahat kalbimi kırabiliyorlar. Hiç, hiç umurlarında bile olmayanlar dahi oluyor. Dile getiriyorsun bunu; ‘ üzüyorsun, kırıyorsun, incitiyorsun..vs’ gibi cümlelerle.. Sonuç şaşırtıcı olabiliyor; ‘ Amaaan.. Bana ne.. Ee ne yapayım, alınırsan alın.. vs ‘  Bu kadar basit. Evet evet, bu kadar basit vazgeçmek onlar için. Silmek bu kadar kolay. Herhangi bir mücadele yok.. Sanırım şu söze takılıp kalmış olabilirler; ‘ Gidene dur deme, giderse bırak gitsin..Gidene dur demek acizlere yakışır..’ vs.. Halbuki bu söz, elinden geleni yaptıktan sonra, kaybetmemek adına mücadele ettikten sonra bu mücadele işe yaramıyorsa bu söze bağlı kalmak gerekiyor diye düşünüyorum. Oysa bir özür dileme büyüklüğü, nezaketi göstermeye bile yeltenmiyorlar.. Olsun!

* * *

Öncelikler.. İlişki türü ne olursa olsun, bütün ilişkilerin referans noktası bana göre öncelikler.. Hepimiz hayatımızı ve hayatımızdaki herşeyi gerek kişi gerek obje gerek maddi gerek manevi olsun, herşeyi bir önem ve öncelik sırasına göre düzenlemiyor muyuz? Tabi ki de Evet! O halde en büyük, en güzel referans noktası bu öncelikler ilişki türlerinde.. Siz, karşınızdaki kişinin ne kadar önceliği durumundasınız? Bu sorunun cevabına göre, değerinizi ve sevginizi çok rahat tartabilirsiniz.. Ben sevdiğim ve değer verdiğim insanlar için, birşeylerden vazgeçip, birşeylere rağmen bu insanları tercih ediyorsam, vakit ayırmaya çalışıyorsam bu; onlara verdiğim öncelikten kaynaklanıyor. Oysa onlar önceliklerini çok daha farklı şeylerle doldurmuşlar..

* * *
Zaman zaman yalnız olduğumu düşünür, bu durumdan şikayet ederdim.. Neden sonra düşündüm ki, aslında bu durumun sebebi çok farklıymış. Şöyle ki;
Şu hayatta kaliteli insan/lar pek az.. O kadar az ki, bu az olmalarından dolayı bu kaliteli insanlara çok az denk geliyor, çok az vakit geçiriyoruz dolayısıyla.. Bu kaliteli insanlarla iken hiç bir sıkıntı yok, olumsuzluk yok, tereddüt yok, şüphe yok. Sevgi var, aşk var, meşk var. Sevgi sarhoşluğu var özetle.. Bu kaliteli insanlarla iken, insan kendisini yalnız hissetmiyor. Ama bu kaliteli insanların dışındakiler, onlar kadar kaliteli olamadıklarından dolayı, onların yerini dolduramadıkları için, kendimi yalnız hissettiğimi anladım. Bu farkındalıktan sonra, şimdi çok daha iyi ve rahatım..
Yalnız olmadığımı biliyorum!
….
5 Ocak 2011 Çarşamba

Uyku!


> Olmaya şu okullarda, derslerde 10 dk' lık uyku gibi!!
10 Temmuz 2010 Cumartesi

bir gönül adamı


Bir gönül adamı Musa Eroğlu... Duygularımızın kiliti adeta...

1946 yılında İçel`in Mut Kazası`nda doğmuşum. Ortaöğrenimimi Mut`ta tamamladım. Mut`ta eğitmenler çoktu, o zamanlar. 1953`lerde, 2500 nüfuslu bir ilçeydi, Mut. Bizim köy Maçkuru Köyü. 1870`lerde Malatya`dan Adana`ya gelenlerin, Cumhuriyet öncesi siyasal yapının verdiği bir görüntünün yansımaları olan uçbeyliklerin teşekkülüyle oluşmuş bir yerleşim vardı. Hatta bizimkiler sanki burada beylerin olması gibi bir durum varmışcasına, buralara "üçbeylik, üçbeyler" derlerdi. Bu yerleşim alanından bizim köye sekiz km. bir mesafe vardır. O zamanlar davar güderek aileme katkıda bulunuyordum. O tarihlerde cumartesi öğlene kadar okullar açıktı. Bir pazarımız vardı. Pazartesi günleri davar güdüyordum. İki gün çalıştığımda, on kuruş para alıyordum. Ortaokullarda hocalarımız yöresel unsurlara, folklora, oyunlara çok önem veriyorlardı. Ortaokuldayken bir müsamerede bana "Karacaoğlan"ı oynatmışlardı.



// ç5 k7

ç5 k7 nedir mi?


> ç5 k7 nedir?

Aslında ç5 k7 adım ve soyadımı ifade etmektedir.Yani Çağrı Konyalı.. Çağrı ismine dikkat edin, 5 harf,aynı şekilde soyadım Konyalı 7 harf... Görüldüğü gibi Çağrı Konyalı ismin kısaltılmışıdır ç5 k7..

....

deneme
14 Haziran 2010 Pazartesi

blog,tasarım,deneme başlık


deneme yazısıdır...

Atatürk yemek yerken İngiliz astsubayın kendisini
izlediğini farketmiş.

Önceleri... umursamayıp yemeğine devam etsede
uzun süre devam eden nefret dolu bakışlar

Atatürk' ü rahatsız etmiş.Yaverine bakışların
sebebini öğrenmesini buyurmuş.

Yaveri Ata'ya: "Çanakkale' de babasını
öldürmüşsünüz Atam!" demiş.

Atatürk' ün verdiği cevap ise şu olmuş:


"Git sor kendisine; babasının Çanakkale'de ne işi varmış"

/alıntı

Seni hiç görmedim !..
Ne otobüs ne de dolmuş durağında ; Hiç bir yerde rastlamadım, hiç tanışmadık, hatta aynı şehirde bile yaşamıyoruzdur..Ya da aynı şehirde yaşıyor ve aynı havayı soluyoruzdur..
Belkide hiç ortak yanımız bile yok ; Yada bir elmanın iki yarısı gibiyiz..
Tanısan beni benden daha çok sevecek ; Ya da benden …nefret edeceksin..
Belki de aynı yerde yemek yiyor, aynı sözleri konuşuyor ve hatta aynı şarabı aynı gün batımına bakarak içiyoruz..
Kimbilir belkide aynı müziği dinliyor, hatta farkında olmadan aynı müzikle dans ediyoruz..
Aynı yağmurda ıslanıp aynı güneşle ısınıyoruz..
Aynı kaldırımda yürüyor ; Aynı köşeden belki, aynı belkide, ayrı istikametlere yürüyoruzdur..
Belki de şu an beni düşünüyorsun ; Farkında olmadan elinde kahven, yüzünde bin bir renkte tebessüm ve bir aşk şiirinin daha içinde yeralıyorsun..
Tıpkı benim gibi ; Biliyorum sende benim gibi düşünüyor, gülüyor, aynı kitabı okuyor ve kitaba daha başlarken son kısmına dayanamayıp göz gezdiriyorsun..

Biliyorum sen de, beni arıyor bulacağın güne kadar bekliyorsun..
Hatta biliyorum sen de bana delicesine aşıksın ; Tıpkı benim, sana aşık olduğum gibi..

Dedim ya
; Seni hiç görmedim..!
Ne otobüs, nede dolmuş durağında..Hiç bir yerde rastlamadım..
Rastlasaydım ; Farkederdin…

alıntı..
27 Mayıs 2010 Perşembe

var mısın iddaaya? varım ulan...

Deneme...deneme..deneme.. denemeyazısıdır..abceefrgthg...

ewfnrjfutgntuenrentugnnsaeufywuyerfvnurytbvuerv  werfocr vrg  v rgegvtyhpyj pkjdf wmrgr.....  wfj ergggg


wgrflergkotrkhrwot   reg egr   ergergerge   ergrgıwdujc4yutr  wevwkoır  wce   wkmvwvrvç.......

sdeıjmeıfgg  dbcewer wıefjweıfjr   ıwerjg eırgjtrg   jthjrhtj rhıtjrhjıthj ekf fef     efef efwfeokfoef  efjwıudykcşor ıjef cwı   wıefjcıef  efjfgwerşglk  wefk  werf rgoeg eg  ergrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrjrjgjg         rpkgerpg  elrg ergple gpep  perg  pegp eprp

- çağrisma -
14 Ekim 2008 Salı

''O An'' 'dan Bir Kare


Teniste, oyun sırasında elbette böyle bir figür yok. Arjantinli tenisçi Jose Acasuso, Fransa Açık Turnuvası'nda galibiyet sevincini yaşıyor. Tam da 'o' anı yakalayan AP fotoğrafçısı Francois Mori de kutlamayı havadan yere çakılmış da kafası korta gömülmüş bir sporcunun duruşuna dönüştürüyor. (AP/Francois Mori)